Mide Ülseri:
Doğru zamanda yapılan endoskopi ile mide ülseri teşhisi konup mide kanserinden ayırt edilerek kanama, midede delinme olmadan başarılı şekilde tedavi edilebilmektedir. Mide ağrısı, bulantı, ilaç tedavisine yanıt vermeyen karın şikayetlerinde mutlaka doktorunuza başvurun ve endoskopiden çekinmeyin.
7 Temmuz 2018 Cumartesi
7 Mart 2018 Çarşamba
Lazer ile Hemoroid tedavisi avantajları:
-Uygulama ağrısız olduğu için anestezi gerekmez.
-Kanama ya hiç olmaz yada klasik ameliyata göre belirgin ölçüde az olur.
-Kesici aletler kullanılmadığı için büyük tuvaleti tutmayı sağlayan kaslar zarar görmez.
-Geniş doku çıkarılmadığı için darlık oluşmaz.
-Tedavi sonrasında ağrı az olduğu için kişi günlük yaşantısına çabuk döner.
-Gaz ve dışkı tutamama gibi problemler görülmez.
Çorlu Vatan Hastanesi
Op Dr Okay Pırtı
0 531 898 12 49
-Uygulama ağrısız olduğu için anestezi gerekmez.
-Kanama ya hiç olmaz yada klasik ameliyata göre belirgin ölçüde az olur.
-Kesici aletler kullanılmadığı için büyük tuvaleti tutmayı sağlayan kaslar zarar görmez.
-Geniş doku çıkarılmadığı için darlık oluşmaz.
-Tedavi sonrasında ağrı az olduğu için kişi günlük yaşantısına çabuk döner.
-Gaz ve dışkı tutamama gibi problemler görülmez.
Çorlu Vatan Hastanesi
Op Dr Okay Pırtı
0 531 898 12 49
21 Şubat 2018 Çarşamba
Obezitede Son Durum
Obezite Nedir?
Obezite, şişmanlık
vücutta normalden fazla miktarda yağ birikmesi anlaına gelir.
Neden olur? alınan kalori miktarı harcanandan fazla ise bu enerji
vücutta yağ olarak depolanacaktır. Peki bu normalden fazlanın
kriteri nedir? Vücut kitle indeksi – body mass indeks: kilonuzu
boyunuzun metre cinsinde karesine böldüğünüz zaman bulunan
sayıdır.
Vücut Kitle _ Kilo (kg)
İndeksi _ ------------------------------
Boyun karesi (m)
20-25---normal
25-30---kilolu
30-35---obez
35-40---ileri
obez
40-45---morbid
obez
Böylece farklı bir
tanımlama; morbid obezite kavramıyla karşı karşıya kalıyoruz.
Nedir morbid obezite?;
VKİ 40 üzerinde, neden
olduğu sağlık problemleriyle yaşam kornforunu bozan ve aynı
zamanda oluşturduğu risklerle ölümcül sonuçlar doğurabilen
sonuç olarak yaşam süresini kısaltan aşırı şişmanlık
halidir.
Bu noktaya nasıl geldik?
Geçen ve içinde bulunduğumuz yüzyılda insanoğlunun yaşam tarzı
ve beslenme alışkanlıkları oldukça değişti, hareketsizlik ve
yüksek kalorili sık diyetler ile bazı genetik faktörlerin bir
araya gelmesi ile böyle bir sağlık problemi kaçınılmaz oldu.
ABD nüfusunun %8'i morbid obez, yılda yaklaşık 300.000
kişi obezite nedeniyle hayatını kaybediyor. Yapılan bilimsel
çalışmalar gösteriyor ki obeziteye bağlı ölümler sigaraya
bağlı ölümleri yakalamak üzeredir.
Morbid Obezitenin Vücuda
Zararları?
Morbid obezite kişinin
yaşam konforunu, sosyal hayatını ve ruhsal durumunu olumsuz
etkileyeceği gibi ciddi yandaş hastalıklara da sebep olacaktır.
Kalp-Damar Hastalıkları:
Günümüzde hala damar
sertliği ve kanserler insanoğlunun ölümüne sebep olan en sık
iki sağlık problemidir. Morbid obezite hastaları damar sertliği
açısından ciddi risk altındadır. Kalp krizi ve inme-stroke gibi
damar sertliğine bağlı ölüm sebepleri mobid obezlerde daha sık
görülmektedir. Bu kişiler bu problemden kurtulamazsa yaşıtlarına
göre 10-15 yaş erken hayatlarını kaybediyorlar. Yine kalp damar
sistemi ile ilgili kalp yetmezliği, ritim bozuklukları ve uzak
dolaşımın bozulması ile varis, toplar damar yetmezliği gibi
sorunlar görülebilmektedir.
Şeker Hastalığı:
Abdominal
obezite, Tip II şeker hastalığı gelişimi açısından
kanıtlanmış bir risk faktörüdür.
Üreme
Sistemi:
Obez
kadınlarda adet düzensizliği, polikistik over ve kısırlık gibi
patolojiler daha sık görülür.
Uyku
.bozuklukları, Uyku Apnesi:
Kilonun
% 10 artması, tıkayıcı uyku apnesi gelişmesi olasılığını 6
kat arttırmaktadır. Gece
çok sık uyanıyor olmak, gürültülü horlamak, havasızlık hissi
ile ani uyanmalar, gün içinde uyuklama/bitkinlik halleri olması,
sabah baş ağrıları ve dikkat ve hafıza bozuklukları şeklinde
özetlenebilir.
Safra
Kesesi:
Safra
taşlarının sıklığı özellikle obezlerde daha da artmaktadır.
Karaciğer
Hst:
Karaciğerde
yağlanma, kronik hepatit, siroz. Kalıcı
karaciğer hasarı oluşmadan ameliyat edilmiş olmaları tabi ki
büyük önem taşır.
Akciğer
Problemleri:
Nefes
darlığı
Kemik-Eklem
Problemleri:
İskelet-kas
sistemi ağrılıar, osteoartir dediğimiz eklem problemleri, omurga
hastalıkları görülmektedir. Morbid obezitede basit fiziksel
aktiviteler bile ağrıya sebep olduğu için hareketlerde kısıtlama
başlayacak buna bağlı olarak obezite artacaktır.
Reflü:
Obezitede
reflü olasılığı ve şiddeti artacaktır.
Sindirim
Sistemi:
Diş
eti problemleri, kabızlık, kalın barsak divertikülleri, hemoroid
gibi sindirim sistemi ile ilgili hastalıklar daha fazla görülür.
Kasık fıtığı, göbek fıtığı gibi karın duvarı hastalıkları
artmıştır.
Kanser:
Yemek
borusu, kalın barsak, meme, böbrek, rahim, rahim ağzı, prostat,
pankreas ve safra kesesi kanserlerinin obez hastalarda arttığı
bilimsel olarak kanıtlanmıştır.
Kişi
morbid obez olduğunun farkına vardı ne yapmalı?
Öncelikle
morbid obezitenin sadece estetik yada sosyal hayatla ilgili bir
problem olmadığı ciddi bir sağlık sorunlarına yol açıp yaşam
süresini kısaltan hastalık
olduğunu kavramak gerekir. İkinici
yapılacak şey etraftan duyduğunuz her şeyi unutup çaresiz bir
şekilde kaderinize razı olmak yerine mutlaka tıbbi yardım almak
amacıyla bu konuyla ciddi şekilde ilgilenen bir sağlık kurumuna
başvurun.
Peki
hangi sağlık kurumuna başvuralım?
Bu
konuda ideal yaklaşım obezite ile ciddi şekilde ilgilenen
bünyesinde dahiliye yada endokrinoloji uzmanı, obezite konusunda
donanımlı diyetisyen, psikolog ve obezite cerrahisinde deneyimli
cerrahın olduğu kurumlara başvurmaktır.
Başvurudan
sonra ne yapılıyor?
(Hasta
geldi VKİ:42; ne zaman ameliyat olmak istersiniz? Tabi
ki değil!)
Benim
de içinde bulunduğum kurumda ki günümüzde ideal yaklaşım
budur; öncelik biz hastamızla görüştükten sonra dahiliye
uzmanımızdan görüş alıyoruz.(medikal durumu, cushing hastalığı)
Gerekirse
kardiyoloji, göğüs hastalıklarına danışıyoruz. Ardından
diyetisyenimiz devreye giriyor.(bu problemde hastanın yaşam tarzı,
beslenme alışkanlığı, doğru
diyet)
Bu
değerlendirmeler olduktan sonra tüm sonuçlarıyla hastamızı biz
tekrar görüyoruz. Diyet programı, fiziksel egzersiz gerekirse
psikolojik destek ile takip başlıyor.
Kriterimiz
nedir? Morbid obez hastası doğru diyetin
en az 2 kez ve en az altışar ay boyunca
yapılmasıdır. İşte
morbid
obezitenin zorluğu burada karşımıza çıkıyor, en iyi şartlarda
bile morbid obezitede başarı şansı %3.
Yani uzun dönemde Yo-Yo Sendromu dediğimiz durum karşımıza
çıkıyor, hastaların yaklaşık
%97'si aynı kiloyu
hatta da daha fazlasını geri alıyor. Bu
başarı şansının düşük olması demek değildir ki ilk tercih
ameliyat olsun, düşük de olsa bu şans mutlaka kullanılmalıdır.
Kim
ameliyat olmalı?
Özel
hormanal bozukluğu olmayan ve diyetle zayıflayamadığı
kanıtlanmış tüm morbid obezler ameliyat için
değerlendirilebilir.
VKİ
35-40 arasında olan ileri obezler hastalarda ek hastalık (HT, DM)
oluşmuşsa bu grup da ameliyat için adaydır.
Bilimsel
çalışmalar şunu göstermiştir, iki diyet uygulaması ile istenen
sonuç elde edilemiyorsa ısrarcı olmak zaman kaybı olacaktır ve
obezitenin geri dönüşü olmayan sonuçlarına sebep olabilecektir.
Bu yüzden kriterleri sağlayan hastaya cerrahi seçeneğini sunmamak
ve zaman kaybettirmek tıbbi hata olarak değerlendirilir.(Bu konuda
'bence' olmaz!)
Cerraki
kararı verildi, süreç nasıl işler?
Hastanın
ameliyat kriterlerine uyduğunu tespit ettik ve ameliyat kararı
verdik, bizim obezite hastalarımız bu konuyu oldukça araştırmış
bilgi sahibi kişilerdir ama yine de öncelikle hastalarımızı bu
konuda ayrıntılı şekilde bilgilendiriyoruz.
Ameliyat
sonrası içinde bulunacağı yaşam tarzına, yeni hayatına hazır
olup olmadığını irdeliyoruz. Diyet, günlük yaşam, sportif
aktiviteler gibi değişikliklere hazır olup olmadığına göre son
kararı veriyoruz.
Her
hastamızı mutlaka dahiliye, göğüs hastalıkları, kardiyoloji,
psikiyatri, anestezi uzmanlarımıza muayene ettirip ameliyat ve
sonraki aşamada bizim sürecimizi olumsuz etkileyecek patoloji olup
olmadığına göre önlem alıyoruz.
Çeşitli
ameliyat teknikleri var, mekanizma sınırlayarak, emilimi azaltarak
ve iştahı azaltarak işliyor. Hasta için hangi teknik uygunsa ona
göre karar veriliyor.
Ameliyat
genel anestezi altında ve laparoskopik olarak yapılır. Hasta
ameliyat sonrası 4-6. saatte ayağa kalkar, ağrı kesicilere yanıt
veren hafif ağrısı olur. 1. günde kaçak kontrolü sonrasın
berrak sıvı gıda başlanır. Bundan sonra diyetisyenlerimiz devre
girer. Genellikle 3. gün taburcu edilir ve ortalama 7. gün normal
hayatlarına geri dönerler.
Eve
döner dönmez yürüyüş başlanmalıdır, 7. gün kondisyon
bisikleti, yüzme, 40. günden itibaren ağırlık egzersizleri ile
yaşam tarzı haline getirilmelidir.
Biz
ameliyat sonrası ilerleyen dönemde motivasyonun kaybolmaması için
ekip halinde hastalarımızla irtibatı kesmeyip sürekli teşvik
etmeye çalışıyoruz. Yani ameliyat sonrası dikişler alındı
bitti mi?
Ameliyat
sonrası problemler ve ölüm
Ameliyat
sonrası problemleri konuşurken; morbid obezite hastalığının
hayatı tehdit eden ölümcül bir hastalık olduğu gözden
kaçırılmamalıdır.
Morbid
obez kişiler
eğer tedavi edilmezler ise yaşıtların
göre 10-15 yıl daha erken yaşamını
yitirmektedir.
Dolayısı ile burada estetik hoşnutsuzluk
düzeydeki bir şişmanlıktan bahsetmemekte olduğumuzu yeniden
vurgulamakta yarar vardır.
Obezite
cerrahisinde dünya çapında kabul edilebilir ölüm riski %0
1-4'dür.
Fakat
bu ameliyatlar sonrası ölümler oldukça sansasyonel oluyor.
Toplumun
bakış açısyla ilgili, örneğin by-pass yada kalça kırığı
ameliyatı sonrası ölüm haber değeri taşımaz.
Genel
anestezi ile ilgili riskler; önceden yapılan hazırlık önemlidir,
gelişmiş teknoloji ile anlık takip ve müdahale imkanı vardır.
(1/30000)
Bacaklarda
pıhtı oluşumu ve akciğer embolisi
Yapılan
işleme bağlı riskler: kesilip dikilen mide kısmından kanama ve
kaçaklar olabilmektedir. Bu durumların oranı %1-2 civarındadır.
Ameliyatın
yapılacağı sağlık tesisinin seçimi istenmeyen durumların
ortaya çıkmaması ve ortaya çıkması durumunda hızlı ve doğru
müdahalenin yapılması açısından çok önemlidir.
Biz
hastanemizde, bahsettiğimiz ameliyatları olacak hastalarımızı
ameliyat öncesi kapsamlı şekilde inceleyerek, aynı zamanda
ameliyat-yatış süreci boyunca ve taburculuk sonrasında genel
cerrahi ekibi olarak direk bizime iletişime geçecek şekilde takip
ediyoruz. Böylece oluşacak bir sorun karşısında zaman
kaybetmeden ve hastayı bir an önce iyileştirmeye yönelik hareket
edebiliyoruz.
Uzun
dönemde %1-4 darlık gelişebilir.
Uzun
dönemde yine cilt sarkmaları görülebilmektedir.
Uzun
dönemdeki en büyük problem tekrar geri kilo alımıdır. Ameliyat
sonrasında önerilen diyet ve egzersiz programlarına uyan
hastalarda tekrar morbid obezite gelişme sıklığı %3-4
altındadır. Burada bir konuya değinmekte fayda var,
hastalarımızdan değil de daha çok çevrelerinden geliyor;
ameliyat sonrasında o kadar diyet ve spor yapacaksan ameliyata ne
gerek var? Morbid obez olan kişinin en iyi şartlardaki diyet ile
birlikte hastalıktan kurtulma oranının %3 civarı olduğunu
söylemiştik. Bugün biz mide-barsak sisteminin de çeşitli
hormonlar salgılayan endokrin organlar olduğunu biliyoruz. Cerrahi
ile çıkarılan mide kısmıyla birlikte iştahı kontrol eden bazı
maddeler de sistemden uzaklaşıyor ve kilo hem mide kapasitesinin
azalması hem de bu maddelerin uzaklaşması ile daha az miktarda
besin ile doyabiliyor.
Terazinin
ağır basa tarafı iyi Şeyler
Hastaların
tamamına yakını çok ciddi kilo verir.
Şeker
hastalığı durumuna göre ilaç ihtiyacı azalır, hatta ortadan
kalkabilir.
Hipertansiyon,
kolesterol yüksekliği düzelebilir.
Uyku
apnesi düzelir.
Karaciğer
yağlanması ortadan kalkar.
Diz
ağrıları, eklem ağrıları ortadan kalkabilir.
Obezitenin
sebep olduğu kanser riskleri ortadan kalkar.
Kısırlık
problemine çözüm olabilir.
Cinsel
sağlıkta belirgin düzelme olur.
Yaşam
süresi uzar.
Psikolojik
durum anlamlı düzeyde olumlu etkilenir.
Sonuç
olarak obezite hastalığının, yaşam konforunu bozan ve ciddi
yandaş hastalıklarla birlikte insan ömrünü kısaltan bir durum
olduğunun farkında olmak gerekir. Bu sorunu yaşayan kişilerin
obezite ile tam kapsamlı olarak ilgilenen sağlık kurumlarına
başvurup koruyucu hekimlik ve obezite tedavi seçenekleri konusunda
doğru bilgilenmesi büyük önem taşımaktadır.
Çorlu Vatan Hastanesi
Op Dr Okay Pırtı
0 531 898 12 49
Çorlu Vatan Hastanesi
Op Dr Okay Pırtı
0 531 898 12 49
8 Şubat 2018 Perşembe
Gastro-Özofageal
Reflü Hastalığı
Reflü
nedir?
Reflü hastalığının
kapsamlı ve karışık bir çok tanımı vardır, kısaca ifade
etmek gerekirse ''Mide içeriğinin patolojik şekilde yemek borusuna
doğru geri kaçışıdır.''
Bu geri kaçış çeşitli
etkilerle gün içerisinde tüm sağlıklı insanlarda
olabilmektedir. Eğer bu geri kaçış mideye, yemek borusuna yada
baş boyunda yerleşmiş ilgili organlara zarar veriyorsa, bu zarara
bağlı olarak ağıza acı su gelmesi, yanma öksürük gibi
belirtiler ortaya çıkarıyorsa, bu belirtilere bağlı olarak
kişinin yaşam konforu uzun süreli olarak olumsuz etkileniyorsa
veya ileri yaşlar için farklı hastalıkların ortaya çıkmasına
sebep olacak duruma gelmişse reflü hastalığı olarak
tanımlanıyor.
Bu
olumsuz etkilerin sebebi nedir?
Mide iç yapısı ile yemek
borusu iç yapısı birbirinden farklıdır bu yüzden iki organ bir
kapakçık benzeri kas yapısı ile birbiriniden ayrılmış
durumdadır. Biz bir şeyler yutarken yukarıdan aşağıya yani
yemek borusundan mideye gıda geçişi oluyor. Mide içerisinde
sindirilmekte olan gıdalarla birlikte asit mide içeriği, bir
miktar safra ve bir miktar pankreas sıvı içeriği mide içerisinde
bulunuyor. Tüm bu içerik bahsettiğimiz kapakçık sistemi ile
yemek borusuna geri gitmiyor midenin kasılma hareketleriyle on iki
parmak barsağına doğru yoluna devam ediyor. Sağlıklı bireylerde
midenin aşırı dolması, kasıcı hareketler gibi bazı faktörlerle
kabul edilebilir düzeyde geri kaçış olabilir.
Reflü
sebepleri nelerdir
1—Fonksiyonel (sık kısa
süreli gevşemeler) veya Mekanik (düşük basınçlı) problemler
2—Kötü beslenme, bazı
gıdalar (kahve, alkol, çikolata)
3—Bazı ilaçlar
4—Nikotin
5—Gecikmiş mide boşalması
(mide çıkış darlığı)
6—Mide fıtıkları
7—Obezite
Reflü
Belirtileri nelerdir?
Regürjitasyon yani geri kaçış hissi
Göğüste
yanma, yanma midede ve boğazda da hissedilebilir.
Göğüs
ağrısı, göğüs ağrısı ile acil servise başvuran hastaların
%50 reflü
Ağıza
acı-ekşi su gelmesi
Ağızda
kötü tat
Ağız
kokusu
Yutma
güçlüğü, ağrılı yutma genellikle yemek borusu zarar görmüş
hastalarda
Sık sık
boğazı temizleme ihtiyacı
Geçmeyen
gıcık, öksürük (%30)
Hıçkırık
Ses teli
problemleri, ses kısıklığı
Tekrarlayan
larenjit, farenjit
Tedaviye
beklenen yanıtı vermeyen astım nöbetleri
Tekrarlayan
zatürre
Uyku apnesi
Sıkça sorulan bir soru
var; yediklerim ağzıma gelmiyor reflüm var mıdır? İlla ki
yediklerin ağıza gelmesi gerekmiyor.
Ne
zaman hastalık kabul edilir?
Reflü tanımını yaparken
söylediğimiz gibi, sağlıklı bireylerde de fizyolojik kabul
edilebilir reflü olabilmektedir. Eğer reflü fizyolojik sınırları
aşarak yemek borusu ve diğer ilişkili organlara zarar veriyorsa;
kişinin yaşam konforunu olumsuz etkileyecek belirtiler ortaya
çıkıyorsa bu durum hastalık olarak kabul edilir.
Bir kereye mahsus olarak
akşam yemeğini fazla kaçırıp televizyon karşısına uzanmış
bir kişinin ağzına acı su gelmesi hemen reflü hastalığı
olarak kabul edilmeyecektir.
Seyahat nedeniyle bir dönem
beslenme alışkanlığı bozulup göğüste yanma ağızda acı tat
gelişen eve dönmesiyle bu belirtiler iyileşen ve tekrarlamayan
kişi reflü hastası kabul edilmez.
Saydığımız belirtilerden
tekrarlayan ve tedaviye yanıt vermeyen farenjit, astım atakları ve
zatürre gibi durumlar önemlidir. Bu hasta grupları dahiliye, göğüs
hastalıkları, kulak burun boğaz polikliniklerinde tespit
edildiğinde meslektaşlarımız tarafından bize yönlendiriliyor ve
ortak yaptığımız tedavilerle çok iyi sonuçlar alınıyor.
Sonuç olarak yaşam
kalitesini bozuyorsa, endoskopide mide fıtığı gibi bir anatomik
bozukluk varsa, yine endoksopide yemek borusunda ülser- yara gibi
bir durum varsa reflü hastalığı adını koyuyoruz.
Reflü
Hastalığı belirtileri dışında vücuda ne gibi zararlar verir?
Burada problem asit mide
içeriğinin, safranın, pankreas sıvısının normalde temas
halinde olmaması gereken yemek borusu, gırtlak, yutak ve solunum
yolları hatta akciğerlerde uzun süre bulunması ve bu dokulara
zarar vermesidir.
Çocuklarda büyüme gelişme
geriliği
Larenjit,
farenjit,bronşit,astım gibi solunum yolu hastalıkları
Zatürre
Özofajit-yemek borusu
iltihabı
Yemek borusunda daralma,
kanama
Kansızlık
Barret hastalığı
Yemek borusu kanseri
Burada karşımıza bir
tanım çıktı; Barret Hastalığı nedir. Barret hastalığı;
reflü sonucunda mide içeriğinin yemek borusuna verdiği zarar ile
yemek borusu ve mide birleşim yerinde ortaya çıkan patolojik doku
değişimidir. Bu durum reflü hastalarının %10'luk bir kısmında
karşımıza çıkmaktadır. Barret hastalığındaki sıkıntı
kansere dönüşme potansiyelidir. Barret hastalığı tespit edilmiş
kişilerin kanser gelişimi açısından uzun dönem endoskopi
takibine alınması gerekmektedir.
Burada bir soruyu yanıtlamış
olduk; reflü hastalığı kanser yapar mı kansere dönüşür mü?
Eğer reflüye bağlı
olarak kişide Barret hastalığı da geliştiyse evet kansere yol
açabilir. Reflü hastalığı ile yemek borusu alt uç kanserleri
arasında ilişki vardır. Bu konuda şöyle bir kriter var; hastanın
ilk endoskopi görüntülemesinde Barret hastalığı tespit
edildiyse kansere dönüşme riski var, ona göre takip ve tedavi
olmalıdır; ilk endoskopide Barret hastalığı yoksa kanser gelişme
riski hemen hemen yok denecek kadar azdır.
Reflü
teşhisi nasıl konur?
Bahsettiğimiz şikayetleri
olan hastamız bize başvurdu, biz onun hikayesini dinledik, beslenme
alışkanlığı, yaşam tarzı hakkında reflüyü etkileyecek
özellikleri belirledik, sigara kullanımını sorguladık, varsa ek
hastalıkları, kullandığı ilaçları öğrendik, obezite durumunu
değerlendirdik, reflünün vücuda verebileceği zararlarlar ilgili
bir şikayeti olup olmadığını sorduk, muayenesini yaptık ve
reflü hastalığı olduğunu düşündük. Hastayı endoskopi ile
inceliyoruz. Boğaz içerisinde reflüyle ilgili bir belirti var mı,
yemek borusu içerisinde bir patoloji var mı (gıda artığı,
ülser-yara, darlık, mide-yemek borusu birleşiminde belirleşmiş
gevşeklik, mide fıtığı görüntüsü, Barret hastalığı
görüntüsü, Tümör), mide içerisinde ilişkili hastalıklar
(gastrit, ülser, tümör, mide çıkış darlığı, mide içerisinde
anormal safra miktarı), gerekirse bu görülen yerlerden biyopsi
alıyoruz.
Manometre incelmeleri
24 saat pH monitörizasyonu:
Endoskopik
bulgular yetersiz olabilir bu tür vakalarda yemek borusunun 24 saat
boyunca asit ölçümü yapan kateterle değerlendirilmesi
gerekebilir.
Endoskopi
yaptırdım bende reflü yokmuş; Ek patoloji olmayıp sadece reflüde
endoskopinin yeri sınırlı (%30 civarında), ne kadar asit kaçar
ne zaman kaçar bilgi vermez.
Reflü
hastalığının tedavisi ndir?
Reflü
hastalığının tedavisinde
sosyal
hayat tedbirleri
önemli yere sahiptir.Nedir
bunlar;
Porsiyonların
küçültülmesi,
Yavaş
yiyip iyi çiğnemek gerekir
Tok
karına uzanmama, yatmama, 3
saat
Ağır
sportif
egzarsizleren kaçınma
Sıkı
kemer, dar giyeceklerden
kaçınma
Başı
biraz daha fazla yukarıda tutacak yastıklar tercih
etme
Fazla
kilolardan kurtulma
Reflüyü
artıran ilaçların değiştirilmesi
Sigaranın
bırakılması
Stresten
uzak durulması
Bu
tedbirler mide içeriğinin yemek borusuna kaçışına engel
olacaktır.
Hangi
gıdalar reflüyü artırır;
Genel
olarak mide asidini artıran ve zor sindirilen, midede uzun süre
kalan gıdalar reflüyü artırır.
Kızartmalar
Aşırı
tuzlu konserveler
Domates,
domates suyu, salça, ketçap
Sarımsak,
soğan
Fazla
baharatlı gıdalar
Nane
ve naneli gıdalar
Narenciye
(portakal, limon)
Kahve
Alkollü
içecekler
İyi
hissettiren gıdalar;
Haşlama
gıdalar
Bitkisel
proteinler
Lifli
gıdalar (Elma,
muz)
Sebzeler
(Brokoli,
havuç)
Bu
bahsettiklerimiz reflünün semptomatik tedavisinde yani şikayetleri
engellemede yardımcı olmaktadır. Gıda
rejimlerinin, sosyal hayat tedbirlerinin hastalığın gidişinde
önemli bir faydası olduğuna dair bilimsel kanıt yoktur.
Reflüde
ilaç tedavisinin
yeri nedir?
Reflü
hastalığının ilaç tedavisinde kullanılan ilaçlar PPİ-proton
pompa inhibitörü grubu mide ilaçları daha çok bilinen adıyla
mide koruyuculardır. Bu
ilaçların kullanımıyla hastalığın derecesine göre hastalar
oldukça fayda görmektedir. Reflüde şikayetlere esas sebep olan
mide asidi olduğu için bu asit ortamı ortadan kaldırmakla
hastanın şikayetleri azalmaktadır. Hatta tersten gidersek
polikliniğe ilk başvuruda hasta ben bu ilaçları kullanınca
rahatlıyorum fakat ilacı bırakınca şikayetlerim hemen başlıyor
şeklinde anlattığında bize reflü teşhisi açısından önemli
bir ipucu oluyor.
Bu
arada reflü hastalığının diğer nedenlerinden birini ortadan
kaldırıncaya kadar geçen sürede şikayetleri
baskılamak için yine bu ilaçlardan faydalanıyoruz. Örneğin
ciddi reflü semptomları olan obez bir hastamız için dahiliye ve
diyet polikliniğinden destek aldık hasta ideal kilosuna gelene
kadar da ilaç başladık, bir süre sonra obezite ile mücadele edip
hasta
hem obeziteden hem de reflüden kurtulmuş olacaktır, artık ilaca
da ihtiyacı kalmayacaktır.
Fakat
kullanılan bu ilaçlar kapak yetmezliği üzerine etkili değildir.
Yani tekrar vurgulamak gerekirse asidi dolayısıyla şikayetleri
ortadan kaldırır ama geri kaçışı engelleyecek bir etkileri
yoktur. İlaç tedavisi altında olan hastaların kapak yetmezliği
ile orantılı olarak tedavinin kesilmesinden sonra şikayetleri
tekrarlar. Sonuç
olarak bu hasta grubu ömür boyu ilaç kullanmak zorunda kalacaktır.
Özellikle
yaşam konforu olumsuz etkilenmiş genç hastalarda bu çok mümkün
görünmüyor.
Tabi
ki bu cümlenin sonunda akla hemen şu soru geliyor, bu ilaçların
uzun dönem kullanımında yan etkileri nelerdir. Bu konuda yüzde
yüz karara varılmış, hem fikir olunmuş değil. Bu ilaçların
uzun dönem kullanımında osteoporoz (kemik erimesi), böbrek
hasarı, Alzheimer (bunama) üzerine etkili olabileceği
söylenmektedir. Bu sebeple bu ilaçları uzun süre kullanacak
hastaların bu patolojiler açısından bilgilendirilmesi ve risk
faktörlerinin irdelenmesi kötü sonuçlar açısından önemlidir.
Ama bu konunun tartışma olduğu bilinsin, bugünkü bilgilerle
kesin böyledir diyemiyoruz.
Mide
fıtığı var; ilaç tedavisi ile rahatlıyor bırakınca
tekrarlıyor öncelikle sebep ortadan kaldırılmalı yada
endoskopide yemek borusunda yara görüldü ilaç başlandı
şikayetler tam olarak rahatlamadı 1 yıl sonra kontrol endoskopi
yapıldı yine yara var bu olguda da asit dışı sebepler gözden
kaçmamalıdır (safra, pankreas sıvısı)
Reflünün
cerrahi tedavisi nedir?
Reflüde
ameliyat şart mı?
Reflüde
ameliyat mecburidir cümlesi doğru değil. Hastanın
yaşam konforu bozuluyorsa, ilaç tedavisinde cevap alınamıyorsa,
Barret
hastalığı varsa ameliyat
düşünülmelidir.
Az
önce de bahsettiğimiz gibi yemek borusunda yara varsa, mide fıtığı
teşhis edildi ise ve kapak yetmezliği vakalarında hastanın ömür
boyu ilaç içmesi gerekebilir. Özellikle bu durumda
olan hastalarda Laparoskopik cerrahi kalıcı şifa sağlayan,
hastayı sürekli ilaç kullanımından kurtaran ve yaşam kalitesini
arttıran bir seçenektir.
Ameliyat
şart mı? Değil. Doktor hasta ile birlikte karar verir. Ama ilacı
ne kadar kullanacaksın?
Ameliyatta
ne yapılıyor?
Günümüzde
altın standart reflü ameliyatının
da diğer bir çok karın içi ameliyat gibi laparoskopik yani kapalı
yapılmasıdır. Nissen Yöntemi ve Toopet Yöntemi var. Nissen'de
mide kendi etrafında 360', Toopet'de 270' döndirülüp dikiliyor.
Böylece yemek borusu mide arası kaçak engellenmiş oluyor. Eşlik
eden br patoloji varsa örneğin mide fıtığı, safra kesesinde taş
gibi aynı seansta o ameliyat da edilebiliyor.
Ameliyat
sonrası durum
nedir?
Laparoskopik
olduğu için şiddetli ameliyat ağrıları olmaz. İlk gün
özellikle omuz ağrısı olur, ağrı kesicilere yanıt verir. Daha
sonra olmaması gerekir. Hasta 3-6 saat sonra yürüyüşe başlar.
Ertesi sabah beslenebilir.
Ödemden
dolayı darlık olacaktır o yüzden ilk 1 hafta sulu gıda, yoğun
çorbalar tercih edilir.
1
hafta sonra katı gıdaya geçilir.
İlk
1 ay özellikle ilk üç lokmada yutma güçlüğü olabilir bu
sebeple ilk lokmalarda daha çok yumuşak kaygan gıdalar tercih
edilmelidir. 1
ay bittikten sonra yutma güçlüğü olmamalıdır. Varsa
değerlendirilmelidir.Yapılan
çalışmalra göre yaklaşık %10 tekrarlama olasılığı vardır.
Başarı
şansı nedir?
Hangi
hastaya
Hangi
ameliyat yapıldığı
Hastanın
beklentisi: yanma kaynama geçer, gaz şişkinlik geçmeyebilir.
Ameliyatın
yapıldığı tesis, cerrahın tecrübesi, yardımcı personelin
tecrübesi başarı şansını etkiler.
Çorlu Vatan Hastanesi
Op Dr Okay Pırtı
0 531 898 12 49
Op Dr Okay Pırtı
0 531 898 12 49
Kaydol:
Yorumlar (Atom)









