7 Temmuz 2018 Cumartesi

Mide Ülseri:


Doğru zamanda yapılan endoskopi ile mide ülseri teşhisi konup mide kanserinden ayırt edilerek kanama, midede delinme olmadan başarılı şekilde tedavi edilebilmektedir. Mide ağrısı, bulantı, ilaç tedavisine yanıt vermeyen karın şikayetlerinde mutlaka doktorunuza başvurun ve endoskopiden çekinmeyin.



7 Mart 2018 Çarşamba

Lazer ile Hemoroid tedavisi avantajları:

-Uygulama ağrısız olduğu için anestezi gerekmez.
-Kanama ya hiç olmaz yada klasik ameliyata göre belirgin ölçüde az olur.
-Kesici aletler kullanılmadığı için büyük tuvaleti tutmayı sağlayan kaslar zarar görmez.
-Geniş doku çıkarılmadığı için darlık oluşmaz.
-Tedavi sonrasında ağrı az olduğu için kişi günlük yaşantısına çabuk döner.
-Gaz ve dışkı tutamama gibi problemler görülmez.


Çorlu Vatan Hastanesi
Op Dr Okay Pırtı
0 531 898 12 49

21 Şubat 2018 Çarşamba

Obezitede Son Durum


Obezite Nedir?

Obezite, şişmanlık vücutta normalden fazla miktarda yağ birikmesi anlaına gelir. Neden olur? alınan kalori miktarı harcanandan fazla ise bu enerji vücutta yağ olarak depolanacaktır. Peki bu normalden fazlanın kriteri nedir? Vücut kitle indeksi – body mass indeks: kilonuzu boyunuzun metre cinsinde karesine böldüğünüz zaman bulunan sayıdır.



Vücut Kitle             _             Kilo (kg)
İndeksi                    _      ------------------------------
                                           Boyun karesi (m)  


20-25---normal
25-30---kilolu
30-35---obez
35-40---ileri obez
40-45---morbid obez

Böylece farklı bir tanımlama; morbid obezite kavramıyla karşı karşıya kalıyoruz. Nedir morbid obezite?;

VKİ 40 üzerinde, neden olduğu sağlık problemleriyle yaşam kornforunu bozan ve aynı zamanda oluşturduğu risklerle ölümcül sonuçlar doğurabilen sonuç olarak yaşam süresini kısaltan aşırı şişmanlık halidir.

Bu noktaya nasıl geldik? Geçen ve içinde bulunduğumuz yüzyılda insanoğlunun yaşam tarzı ve beslenme alışkanlıkları oldukça değişti, hareketsizlik ve yüksek kalorili sık diyetler ile bazı genetik faktörlerin bir araya gelmesi ile böyle bir sağlık problemi kaçınılmaz oldu. ABD nüfusunun %8'i morbid obez, yılda yaklaşık 300.000 kişi obezite nedeniyle hayatını kaybediyor. Yapılan bilimsel çalışmalar gösteriyor ki obeziteye bağlı ölümler sigaraya bağlı ölümleri yakalamak üzeredir.






Morbid Obezitenin Vücuda Zararları?

Morbid obezite kişinin yaşam konforunu, sosyal hayatını ve ruhsal durumunu olumsuz etkileyeceği gibi ciddi yandaş hastalıklara da sebep olacaktır.

Kalp-Damar Hastalıkları:
Günümüzde hala damar sertliği ve kanserler insanoğlunun ölümüne sebep olan en sık iki sağlık problemidir. Morbid obezite hastaları damar sertliği açısından ciddi risk altındadır. Kalp krizi ve inme-stroke gibi damar sertliğine bağlı ölüm sebepleri mobid obezlerde daha sık görülmektedir. Bu kişiler bu problemden kurtulamazsa yaşıtlarına göre 10-15 yaş erken hayatlarını kaybediyorlar. Yine kalp damar sistemi ile ilgili kalp yetmezliği, ritim bozuklukları ve uzak dolaşımın bozulması ile varis, toplar damar yetmezliği gibi sorunlar görülebilmektedir.

Şeker Hastalığı:
Abdominal obezite, Tip II şeker hastalığı gelişimi açısından kanıtlanmış bir risk faktörüdür.

Üreme Sistemi:
Obez kadınlarda adet düzensizliği, polikistik over ve kısırlık gibi patolojiler daha sık görülür.


Uyku .bozuklukları, Uyku Apnesi:
Kilonun % 10 artması, tıkayıcı uyku apnesi gelişmesi olasılığını 6 kat arttırmaktadır. Gece çok sık uyanıyor olmak, gürültülü horlamak, havasızlık hissi ile ani uyanmalar, gün içinde uyuklama/bitkinlik halleri olması, sabah baş ağrıları ve dikkat ve hafıza bozuklukları şeklinde özetlenebilir.

Safra Kesesi:
Safra taşlarının sıklığı özellikle obezlerde daha da artmaktadır.

Karaciğer Hst:
Karaciğerde yağlanma, kronik hepatit, siroz. Kalıcı karaciğer hasarı oluşmadan ameliyat edilmiş olmaları tabi ki büyük önem taşır.

Akciğer Problemleri:
Nefes darlığı

Kemik-Eklem Problemleri:
İskelet-kas sistemi ağrılıar, osteoartir dediğimiz eklem problemleri, omurga hastalıkları görülmektedir. Morbid obezitede basit fiziksel aktiviteler bile ağrıya sebep olduğu için hareketlerde kısıtlama başlayacak buna bağlı olarak obezite artacaktır.

Reflü:
Obezitede reflü olasılığı ve şiddeti artacaktır.

Sindirim Sistemi:
Diş eti problemleri, kabızlık, kalın barsak divertikülleri, hemoroid gibi sindirim sistemi ile ilgili hastalıklar daha fazla görülür. Kasık fıtığı, göbek fıtığı gibi karın duvarı hastalıkları artmıştır.

Kanser:
Yemek borusu, kalın barsak, meme, böbrek, rahim, rahim ağzı, prostat, pankreas ve safra kesesi kanserlerinin obez hastalarda arttığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır.

Kişi morbid obez olduğunun farkına vardı ne yapmalı?

Öncelikle morbid obezitenin sadece estetik yada sosyal hayatla ilgili bir problem olmadığı ciddi bir sağlık sorunlarına yol açıp yaşam süresini kısaltan hastalık olduğunu kavramak gerekir. İkinici yapılacak şey etraftan duyduğunuz her şeyi unutup çaresiz bir şekilde kaderinize razı olmak yerine mutlaka tıbbi yardım almak amacıyla bu konuyla ciddi şekilde ilgilenen bir sağlık kurumuna başvurun.

Peki hangi sağlık kurumuna başvuralım?
Bu konuda ideal yaklaşım obezite ile ciddi şekilde ilgilenen bünyesinde dahiliye yada endokrinoloji uzmanı, obezite konusunda donanımlı diyetisyen, psikolog ve obezite cerrahisinde deneyimli cerrahın olduğu kurumlara başvurmaktır.

Başvurudan sonra ne yapılıyor?
(Hasta geldi VKİ:42; ne zaman ameliyat olmak istersiniz? Tabi ki değil!) Benim de içinde bulunduğum kurumda ki günümüzde ideal yaklaşım budur; öncelik biz hastamızla görüştükten sonra dahiliye uzmanımızdan görüş alıyoruz.(medikal durumu, cushing hastalığı) Gerekirse kardiyoloji, göğüs hastalıklarına danışıyoruz. Ardından diyetisyenimiz devreye giriyor.(bu problemde hastanın yaşam tarzı, beslenme alışkanlığı, doğru diyet) Bu değerlendirmeler olduktan sonra tüm sonuçlarıyla hastamızı biz tekrar görüyoruz. Diyet programı, fiziksel egzersiz gerekirse psikolojik destek ile takip başlıyor.
Kriterimiz nedir? Morbid obez hastası doğru diyetin en az 2 kez ve en az altışar ay boyunca yapılmasıdır. İşte morbid obezitenin zorluğu burada karşımıza çıkıyor, en iyi şartlarda bile morbid obezitede başarı şansı %3. Yani uzun dönemde Yo-Yo Sendromu dediğimiz durum karşımıza çıkıyor, hastaların yaklaşık %97'si aynı kiloyu hatta da daha fazlasını geri alıyor. Bu başarı şansının düşük olması demek değildir ki ilk tercih ameliyat olsun, düşük de olsa bu şans mutlaka kullanılmalıdır.


Kim ameliyat olmalı?

Özel hormanal bozukluğu olmayan ve diyetle zayıflayamadığı kanıtlanmış tüm morbid obezler ameliyat için değerlendirilebilir.

VKİ 35-40 arasında olan ileri obezler hastalarda ek hastalık (HT, DM) oluşmuşsa bu grup da ameliyat için adaydır.

Bilimsel çalışmalar şunu göstermiştir, iki diyet uygulaması ile istenen sonuç elde edilemiyorsa ısrarcı olmak zaman kaybı olacaktır ve obezitenin geri dönüşü olmayan sonuçlarına sebep olabilecektir. Bu yüzden kriterleri sağlayan hastaya cerrahi seçeneğini sunmamak ve zaman kaybettirmek tıbbi hata olarak değerlendirilir.(Bu konuda 'bence' olmaz!)

Cerraki kararı verildi, süreç nasıl işler?

Hastanın ameliyat kriterlerine uyduğunu tespit ettik ve ameliyat kararı verdik, bizim obezite hastalarımız bu konuyu oldukça araştırmış bilgi sahibi kişilerdir ama yine de öncelikle hastalarımızı bu konuda ayrıntılı şekilde bilgilendiriyoruz.
Ameliyat sonrası içinde bulunacağı yaşam tarzına, yeni hayatına hazır olup olmadığını irdeliyoruz. Diyet, günlük yaşam, sportif aktiviteler gibi değişikliklere hazır olup olmadığına göre son kararı veriyoruz.
Her hastamızı mutlaka dahiliye, göğüs hastalıkları, kardiyoloji, psikiyatri, anestezi uzmanlarımıza muayene ettirip ameliyat ve sonraki aşamada bizim sürecimizi olumsuz etkileyecek patoloji olup olmadığına göre önlem alıyoruz.
Çeşitli ameliyat teknikleri var, mekanizma sınırlayarak, emilimi azaltarak ve iştahı azaltarak işliyor. Hasta için hangi teknik uygunsa ona göre karar veriliyor.
Ameliyat genel anestezi altında ve laparoskopik olarak yapılır. Hasta ameliyat sonrası 4-6. saatte ayağa kalkar, ağrı kesicilere yanıt veren hafif ağrısı olur. 1. günde kaçak kontrolü sonrasın berrak sıvı gıda başlanır. Bundan sonra diyetisyenlerimiz devre girer. Genellikle 3. gün taburcu edilir ve ortalama 7. gün normal hayatlarına geri dönerler.
Eve döner dönmez yürüyüş başlanmalıdır, 7. gün kondisyon bisikleti, yüzme, 40. günden itibaren ağırlık egzersizleri ile yaşam tarzı haline getirilmelidir.
Biz ameliyat sonrası ilerleyen dönemde motivasyonun kaybolmaması için ekip halinde hastalarımızla irtibatı kesmeyip sürekli teşvik etmeye çalışıyoruz. Yani ameliyat sonrası dikişler alındı bitti mi?

Ameliyat sonrası problemler ve ölüm

Ameliyat sonrası problemleri konuşurken; morbid obezite hastalığının hayatı tehdit eden ölümcül bir hastalık olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Morbid obez kişiler eğer tedavi edilmezler ise yaşıtların göre 10-15 yıl daha erken yaşamını yitirmektedir. Dolayısı ile burada estetik hoşnutsuzluk düzeydeki bir şişmanlıktan bahsetmemekte olduğumuzu yeniden vurgulamakta yarar vardır.


Obezite cerrahisinde dünya çapında kabul edilebilir ölüm riski %0 1-4'dür. Fakat bu ameliyatlar sonrası ölümler oldukça sansasyonel oluyor. Toplumun bakış açısyla ilgili, örneğin by-pass yada kalça kırığı ameliyatı sonrası ölüm haber değeri taşımaz.

Genel anestezi ile ilgili riskler; önceden yapılan hazırlık önemlidir, gelişmiş teknoloji ile anlık takip ve müdahale imkanı vardır. (1/30000)

Bacaklarda pıhtı oluşumu ve akciğer embolisi

Yapılan işleme bağlı riskler: kesilip dikilen mide kısmından kanama ve kaçaklar olabilmektedir. Bu durumların oranı %1-2 civarındadır.

Ameliyatın yapılacağı sağlık tesisinin seçimi istenmeyen durumların ortaya çıkmaması ve ortaya çıkması durumunda hızlı ve doğru müdahalenin yapılması açısından çok önemlidir.
Biz hastanemizde, bahsettiğimiz ameliyatları olacak hastalarımızı ameliyat öncesi kapsamlı şekilde inceleyerek, aynı zamanda ameliyat-yatış süreci boyunca ve taburculuk sonrasında genel cerrahi ekibi olarak direk bizime iletişime geçecek şekilde takip ediyoruz. Böylece oluşacak bir sorun karşısında zaman kaybetmeden ve hastayı bir an önce iyileştirmeye yönelik hareket edebiliyoruz.

Uzun dönemde %1-4 darlık gelişebilir.
Uzun dönemde yine cilt sarkmaları görülebilmektedir.
Uzun dönemdeki en büyük problem tekrar geri kilo alımıdır. Ameliyat sonrasında önerilen diyet ve egzersiz programlarına uyan hastalarda tekrar morbid obezite gelişme sıklığı %3-4 altındadır. Burada bir konuya değinmekte fayda var, hastalarımızdan değil de daha çok çevrelerinden geliyor; ameliyat sonrasında o kadar diyet ve spor yapacaksan ameliyata ne gerek var? Morbid obez olan kişinin en iyi şartlardaki diyet ile birlikte hastalıktan kurtulma oranının %3 civarı olduğunu söylemiştik. Bugün biz mide-barsak sisteminin de çeşitli hormonlar salgılayan endokrin organlar olduğunu biliyoruz. Cerrahi ile çıkarılan mide kısmıyla birlikte iştahı kontrol eden bazı maddeler de sistemden uzaklaşıyor ve kilo hem mide kapasitesinin azalması hem de bu maddelerin uzaklaşması ile daha az miktarda besin ile doyabiliyor.


Terazinin ağır basa tarafı iyi Şeyler

Hastaların tamamına yakını çok ciddi kilo verir.
Şeker hastalığı durumuna göre ilaç ihtiyacı azalır, hatta ortadan kalkabilir.
Hipertansiyon, kolesterol yüksekliği düzelebilir.
Uyku apnesi düzelir.
Karaciğer yağlanması ortadan kalkar.
Diz ağrıları, eklem ağrıları ortadan kalkabilir.
Obezitenin sebep olduğu kanser riskleri ortadan kalkar.
Kısırlık problemine çözüm olabilir.
Cinsel sağlıkta belirgin düzelme olur.
Yaşam süresi uzar.
Psikolojik durum anlamlı düzeyde olumlu etkilenir.

Sonuç olarak obezite hastalığının, yaşam konforunu bozan ve ciddi yandaş hastalıklarla birlikte insan ömrünü kısaltan bir durum olduğunun farkında olmak gerekir. Bu sorunu yaşayan kişilerin obezite ile tam kapsamlı olarak ilgilenen sağlık kurumlarına başvurup koruyucu hekimlik ve obezite tedavi seçenekleri konusunda doğru bilgilenmesi büyük önem taşımaktadır.


Çorlu Vatan Hastanesi
Op Dr Okay Pırtı

0 531 898 12 49

8 Şubat 2018 Perşembe


Gastro-Özofageal Reflü Hastalığı






Reflü nedir?

Reflü hastalığının kapsamlı ve karışık bir çok tanımı vardır, kısaca ifade etmek gerekirse ''Mide içeriğinin patolojik şekilde yemek borusuna doğru geri kaçışıdır.''

Bu geri kaçış çeşitli etkilerle gün içerisinde tüm sağlıklı insanlarda olabilmektedir. Eğer bu geri kaçış mideye, yemek borusuna yada baş boyunda yerleşmiş ilgili organlara zarar veriyorsa, bu zarara bağlı olarak ağıza acı su gelmesi, yanma öksürük gibi belirtiler ortaya çıkarıyorsa, bu belirtilere bağlı olarak kişinin yaşam konforu uzun süreli olarak olumsuz etkileniyorsa veya ileri yaşlar için farklı hastalıkların ortaya çıkmasına sebep olacak duruma gelmişse reflü hastalığı olarak tanımlanıyor.

Bu olumsuz etkilerin sebebi nedir?

Mide iç yapısı ile yemek borusu iç yapısı birbirinden farklıdır bu yüzden iki organ bir kapakçık benzeri kas yapısı ile birbiriniden ayrılmış durumdadır. Biz bir şeyler yutarken yukarıdan aşağıya yani yemek borusundan mideye gıda geçişi oluyor. Mide içerisinde sindirilmekte olan gıdalarla birlikte asit mide içeriği, bir miktar safra ve bir miktar pankreas sıvı içeriği mide içerisinde bulunuyor. Tüm bu içerik bahsettiğimiz kapakçık sistemi ile yemek borusuna geri gitmiyor midenin kasılma hareketleriyle on iki parmak barsağına doğru yoluna devam ediyor. Sağlıklı bireylerde midenin aşırı dolması, kasıcı hareketler gibi bazı faktörlerle kabul edilebilir düzeyde geri kaçış olabilir.

Reflü sebepleri nelerdir

1—Fonksiyonel (sık kısa süreli gevşemeler) veya Mekanik (düşük basınçlı) problemler
2—Kötü beslenme, bazı gıdalar (kahve, alkol, çikolata)
3—Bazı ilaçlar
4—Nikotin
5—Gecikmiş mide boşalması (mide çıkış darlığı)
6—Mide fıtıkları
7—Obezite

Reflü Belirtileri nelerdir?

Regürjitasyon yani geri kaçış hissi
Göğüste yanma, yanma midede ve boğazda da hissedilebilir.
Göğüs ağrısı, göğüs ağrısı ile acil servise başvuran hastaların %50 reflü
Ağıza acı-ekşi su gelmesi
Ağızda kötü tat
Ağız kokusu
Yutma güçlüğü, ağrılı yutma genellikle yemek borusu zarar görmüş hastalarda
Sık sık boğazı temizleme ihtiyacı
Geçmeyen gıcık, öksürük (%30)
Hıçkırık
Ses teli problemleri, ses kısıklığı
Tekrarlayan larenjit, farenjit
Tedaviye beklenen yanıtı vermeyen astım nöbetleri
Tekrarlayan zatürre
Uyku apnesi

Sıkça sorulan bir soru var; yediklerim ağzıma gelmiyor reflüm var mıdır? İlla ki yediklerin ağıza gelmesi gerekmiyor.


Ne zaman hastalık kabul edilir?

Reflü tanımını yaparken söylediğimiz gibi, sağlıklı bireylerde de fizyolojik kabul edilebilir reflü olabilmektedir. Eğer reflü fizyolojik sınırları aşarak yemek borusu ve diğer ilişkili organlara zarar veriyorsa; kişinin yaşam konforunu olumsuz etkileyecek belirtiler ortaya çıkıyorsa bu durum hastalık olarak kabul edilir.

Bir kereye mahsus olarak akşam yemeğini fazla kaçırıp televizyon karşısına uzanmış bir kişinin ağzına acı su gelmesi hemen reflü hastalığı olarak kabul edilmeyecektir.

Seyahat nedeniyle bir dönem beslenme alışkanlığı bozulup göğüste yanma ağızda acı tat gelişen eve dönmesiyle bu belirtiler iyileşen ve tekrarlamayan kişi reflü hastası kabul edilmez.

Saydığımız belirtilerden tekrarlayan ve tedaviye yanıt vermeyen farenjit, astım atakları ve zatürre gibi durumlar önemlidir. Bu hasta grupları dahiliye, göğüs hastalıkları, kulak burun boğaz polikliniklerinde tespit edildiğinde meslektaşlarımız tarafından bize yönlendiriliyor ve ortak yaptığımız tedavilerle çok iyi sonuçlar alınıyor.

Sonuç olarak yaşam kalitesini bozuyorsa, endoskopide mide fıtığı gibi bir anatomik bozukluk varsa, yine endoksopide yemek borusunda ülser- yara gibi bir durum varsa reflü hastalığı adını koyuyoruz.

Reflü Hastalığı belirtileri dışında vücuda ne gibi zararlar verir?

Burada problem asit mide içeriğinin, safranın, pankreas sıvısının normalde temas halinde olmaması gereken yemek borusu, gırtlak, yutak ve solunum yolları hatta akciğerlerde uzun süre bulunması ve bu dokulara zarar vermesidir.

Çocuklarda büyüme gelişme geriliği
Larenjit, farenjit,bronşit,astım gibi solunum yolu hastalıkları
Zatürre
Özofajit-yemek borusu iltihabı
Yemek borusunda daralma, kanama
Kansızlık
Barret hastalığı
Yemek borusu kanseri

Burada karşımıza bir tanım çıktı; Barret Hastalığı nedir. Barret hastalığı; reflü sonucunda mide içeriğinin yemek borusuna verdiği zarar ile yemek borusu ve mide birleşim yerinde ortaya çıkan patolojik doku değişimidir. Bu durum reflü hastalarının %10'luk bir kısmında karşımıza çıkmaktadır. Barret hastalığındaki sıkıntı kansere dönüşme potansiyelidir. Barret hastalığı tespit edilmiş kişilerin kanser gelişimi açısından uzun dönem endoskopi takibine alınması gerekmektedir.

Burada bir soruyu yanıtlamış olduk; reflü hastalığı kanser yapar mı kansere dönüşür mü?
Eğer reflüye bağlı olarak kişide Barret hastalığı da geliştiyse evet kansere yol açabilir. Reflü hastalığı ile yemek borusu alt uç kanserleri arasında ilişki vardır. Bu konuda şöyle bir kriter var; hastanın ilk endoskopi görüntülemesinde Barret hastalığı tespit edildiyse kansere dönüşme riski var, ona göre takip ve tedavi olmalıdır; ilk endoskopide Barret hastalığı yoksa kanser gelişme riski hemen hemen yok denecek kadar azdır.

Reflü teşhisi nasıl konur?

Bahsettiğimiz şikayetleri olan hastamız bize başvurdu, biz onun hikayesini dinledik, beslenme alışkanlığı, yaşam tarzı hakkında reflüyü etkileyecek özellikleri belirledik, sigara kullanımını sorguladık, varsa ek hastalıkları, kullandığı ilaçları öğrendik, obezite durumunu değerlendirdik, reflünün vücuda verebileceği zararlarlar ilgili bir şikayeti olup olmadığını sorduk, muayenesini yaptık ve reflü hastalığı olduğunu düşündük. Hastayı endoskopi ile inceliyoruz. Boğaz içerisinde reflüyle ilgili bir belirti var mı, yemek borusu içerisinde bir patoloji var mı (gıda artığı, ülser-yara, darlık, mide-yemek borusu birleşiminde belirleşmiş gevşeklik, mide fıtığı görüntüsü, Barret hastalığı görüntüsü, Tümör), mide içerisinde ilişkili hastalıklar (gastrit, ülser, tümör, mide çıkış darlığı, mide içerisinde anormal safra miktarı), gerekirse bu görülen yerlerden biyopsi alıyoruz.

Manometre incelmeleri

24 saat pH monitörizasyonu: Endoskopik bulgular yetersiz olabilir bu tür vakalarda yemek borusunun 24 saat boyunca asit ölçümü yapan kateterle değerlendirilmesi gerekebilir.

Endoskopi yaptırdım bende reflü yokmuş; Ek patoloji olmayıp sadece reflüde endoskopinin yeri sınırlı (%30 civarında), ne kadar asit kaçar ne zaman kaçar bilgi vermez.

Reflü hastalığının tedavisi ndir?


Reflü hastalığının tedavisinde sosyal hayat tedbirleri önemli yere sahiptir.Nedir bunlar;
Porsiyonların küçültülmesi,
Yavaş yiyip iyi çiğnemek gerekir
Tok karına uzanmama, yatmama, 3 saat
Ağır sportif egzarsizleren kaçınma
Sıkı kemer, dar giyeceklerden kaçınma
Başı biraz daha fazla yukarıda tutacak yastıklar tercih etme
Fazla kilolardan kurtulma
Reflüyü artıran ilaçların değiştirilmesi
Sigaranın bırakılması
Stresten uzak durulması

Bu tedbirler mide içeriğinin yemek borusuna kaçışına engel olacaktır.

Hangi gıdalar reflüyü artırır;

Genel olarak mide asidini artıran ve zor sindirilen, midede uzun süre kalan gıdalar reflüyü artırır.
Kızartmalar
Aşırı tuzlu konserveler
Domates, domates suyu, salça, ketçap
Sarımsak, soğan
Fazla baharatlı gıdalar
Nane ve naneli gıdalar
Narenciye (portakal, limon)
Kahve
Alkollü içecekler

İyi hissettiren gıdalar;
Haşlama gıdalar
Bitkisel proteinler
Lifli gıdalar (Elma, muz)
Sebzeler (Brokoli, havuç)

Bu bahsettiklerimiz reflünün semptomatik tedavisinde yani şikayetleri engellemede yardımcı olmaktadır. Gıda rejimlerinin, sosyal hayat tedbirlerinin hastalığın gidişinde önemli bir faydası olduğuna dair bilimsel kanıt yoktur.

Reflüde ilaç tedavisinin yeri nedir?

Reflü hastalığının ilaç tedavisinde kullanılan ilaçlar PPİ-proton pompa inhibitörü grubu mide ilaçları daha çok bilinen adıyla mide koruyuculardır. Bu ilaçların kullanımıyla hastalığın derecesine göre hastalar oldukça fayda görmektedir. Reflüde şikayetlere esas sebep olan mide asidi olduğu için bu asit ortamı ortadan kaldırmakla hastanın şikayetleri azalmaktadır. Hatta tersten gidersek polikliniğe ilk başvuruda hasta ben bu ilaçları kullanınca rahatlıyorum fakat ilacı bırakınca şikayetlerim hemen başlıyor şeklinde anlattığında bize reflü teşhisi açısından önemli bir ipucu oluyor.

Bu arada reflü hastalığının diğer nedenlerinden birini ortadan kaldırıncaya kadar geçen sürede şikayetleri baskılamak için yine bu ilaçlardan faydalanıyoruz. Örneğin ciddi reflü semptomları olan obez bir hastamız için dahiliye ve diyet polikliniğinden destek aldık hasta ideal kilosuna gelene kadar da ilaç başladık, bir süre sonra obezite ile mücadele edip hasta hem obeziteden hem de reflüden kurtulmuş olacaktır, artık ilaca da ihtiyacı kalmayacaktır.

Fakat kullanılan bu ilaçlar kapak yetmezliği üzerine etkili değildir. Yani tekrar vurgulamak gerekirse asidi dolayısıyla şikayetleri ortadan kaldırır ama geri kaçışı engelleyecek bir etkileri yoktur. İlaç tedavisi altında olan hastaların kapak yetmezliği ile orantılı olarak tedavinin kesilmesinden sonra şikayetleri tekrarlar. Sonuç olarak bu hasta grubu ömür boyu ilaç kullanmak zorunda kalacaktır. Özellikle yaşam konforu olumsuz etkilenmiş genç hastalarda bu çok mümkün görünmüyor.

Tabi ki bu cümlenin sonunda akla hemen şu soru geliyor, bu ilaçların uzun dönem kullanımında yan etkileri nelerdir. Bu konuda yüzde yüz karara varılmış, hem fikir olunmuş değil. Bu ilaçların uzun dönem kullanımında osteoporoz (kemik erimesi), böbrek hasarı, Alzheimer (bunama) üzerine etkili olabileceği söylenmektedir. Bu sebeple bu ilaçları uzun süre kullanacak hastaların bu patolojiler açısından bilgilendirilmesi ve risk faktörlerinin irdelenmesi kötü sonuçlar açısından önemlidir. Ama bu konunun tartışma olduğu bilinsin, bugünkü bilgilerle kesin böyledir diyemiyoruz.

Mide fıtığı var; ilaç tedavisi ile rahatlıyor bırakınca tekrarlıyor öncelikle sebep ortadan kaldırılmalı yada endoskopide yemek borusunda yara görüldü ilaç başlandı şikayetler tam olarak rahatlamadı 1 yıl sonra kontrol endoskopi yapıldı yine yara var bu olguda da asit dışı sebepler gözden kaçmamalıdır (safra, pankreas sıvısı)

Reflünün cerrahi tedavisi nedir?

Reflüde ameliyat şart mı?
Reflüde ameliyat mecburidir cümlesi doğru değil. Hastanın yaşam konforu bozuluyorsa, ilaç tedavisinde cevap alınamıyorsa, Barret hastalığı varsa ameliyat düşünülmelidir. Az önce de bahsettiğimiz gibi yemek borusunda yara varsa, mide fıtığı teşhis edildi ise ve kapak yetmezliği vakalarında hastanın ömür boyu ilaç içmesi gerekebilir. Özellikle bu durumda olan hastalarda Laparoskopik cerrahi kalıcı şifa sağlayan, hastayı sürekli ilaç kullanımından kurtaran ve yaşam kalitesini arttıran bir seçenektir.

Ameliyat şart mı? Değil. Doktor hasta ile birlikte karar verir. Ama ilacı ne kadar kullanacaksın?

Ameliyatta ne yapılıyor?

Günümüzde altın standart reflü ameliyatının da diğer bir çok karın içi ameliyat gibi laparoskopik yani kapalı yapılmasıdır. Nissen Yöntemi ve Toopet Yöntemi var. Nissen'de mide kendi etrafında 360', Toopet'de 270' döndirülüp dikiliyor. Böylece yemek borusu mide arası kaçak engellenmiş oluyor. Eşlik eden br patoloji varsa örneğin mide fıtığı, safra kesesinde taş gibi aynı seansta o ameliyat da edilebiliyor.

Ameliyat sonrası durum nedir?

Laparoskopik olduğu için şiddetli ameliyat ağrıları olmaz. İlk gün özellikle omuz ağrısı olur, ağrı kesicilere yanıt verir. Daha sonra olmaması gerekir. Hasta 3-6 saat sonra yürüyüşe başlar. Ertesi sabah beslenebilir.

Ödemden dolayı darlık olacaktır o yüzden ilk 1 hafta sulu gıda, yoğun çorbalar tercih edilir.
1 hafta sonra katı gıdaya geçilir.
İlk 1 ay özellikle ilk üç lokmada yutma güçlüğü olabilir bu sebeple ilk lokmalarda daha çok yumuşak kaygan gıdalar tercih edilmelidir. 1 ay bittikten sonra yutma güçlüğü olmamalıdır. Varsa değerlendirilmelidir.Yapılan çalışmalra göre yaklaşık %10 tekrarlama olasılığı vardır.

Başarı şansı nedir?

Hangi hastaya
Hangi ameliyat yapıldığı
Hastanın beklentisi: yanma kaynama geçer, gaz şişkinlik geçmeyebilir.
Ameliyatın yapıldığı tesis, cerrahın tecrübesi, yardımcı personelin tecrübesi başarı şansını etkiler.


Çorlu Vatan Hastanesi
Op Dr Okay Pırtı
0 531 898 12 49